Kandinsky… Wassily Kandinsky’den Moscow I
Her ne kadar Wasilly Kandinsky olarak karıştırılsa da, doğru yazılışının tekrar altını çizmiş olalım, tam adıyla Wassily Wassilyevich Kandinsky. Bu şahesere sahiplik eden ressamımız ta kendisi.
1916
Moscow I
Wassily Kandinsky
Esere ilk baktığımızda Kandinsky bizi o çocuksu renk cümbüşüyle büyüler. Tabi sonra inceledikçe, derinlerine daldıkça, vahşi gerçekliği yüzümüze ürkek bir pençe gibi indiriverir.
Wassily Kandinsky‘nin Moscow I eserini incelememdeki ilk etken, resmin kompozisyonunun hoşuma gitmesi oldu. Resim, tepeden tanrısal bakışıyla sizi o gizemli dairelerin içine alıyor, belli belirsiz ton geçişleri ve renklerle kuvvetlendirilmiş bir ifade gücü…
Biraz araştırdıktan sonra daha da ilgimi çekmeye başladı. Öncelikle pek çok resimde olduğu gibi bu resimde de ciddi bir kaynak sıkıntısı mevcut, zira yalnızca ingilizce kaynak var ve onlarda resme dair bir incelemeden çok maddi yönleriyle ilgili bilgi veriyor.
Bu durum hem iyi hem kötü, iyi yanı resmi yorumlarken kısıtlanmıyorsunuz, kötü yanı ise yorumunuzu temellendirirken faydalanacak unsur yok. Beni incelemeye iten problemler de bunlar oldu.
Araştırmalarım sırasında şu dikkatimi çekti: Kandinsky 1915 yılında hiç resim yapmamış. Ve bu tablosu da 1916 yılına ait. Bu benim için değerli ve önemli bir unsur.
Çünkü bence ressamların, hatta yalnızca ressamlar değil tüm sanatçıların bir kabuğuna çekilme ve demlenme dönemi oluyor. Bu sırada, yapılan işten uzaklaşıp, kendi kabuğundan da çıkarak kendini izleme fırsatı bulduğuna inanıyorum.
Bu bir sanatçının mesleki astral seyahati gibi bir durum. Ve döndüğünde, hem teknik bilgisi, hem de bu süreçteki ruhsal olgunlaşma ve öz eleştiri, ressamın doğum sancılarından sonra çıkacak o harikulade eseri, daha da heyecanlı kılıyor. Wassily Kandinsky’nin de doğum sancılarının ardından yaptığı eser Moscow I ya da Moscow Red Square.
Şimdi gelelim bu Kandinsky‘e ait resimde neler görüyorum, daha da doğrusu neler görebiliyorum.
Resim üslüp olarak dışavurumcu bir resim. Ki bence akımın sağlam temsillerinden de biri. Gözümüze çarpan binalar ve bir kaos ortamı hakim. İnsana, ben neredeyim, neler oluyor dedirten bir an. Soyutlamaya kaçılmış binalar ve bir şehir. Mekan algısı olarak, gerçekçi bir mekan algısı yok ancak; Kandinsky’nin son dönemlerindeki resimlere kıyasla, geometrik soyutlaştırmalardan ziyade daha somut bir üslup var Moscow I’ da.
Birinci Dünya Savaşının etkileri bu tabloya yansımış diye düşünüyorum. Zira resimde sürekli olarak bir kaçış hissi var; Kuşlar havalanıyor, binalar, bir patlama hissiyle, baktıkça büyüyor. Sanki resmin arkasında bir saatli bomba varmış ve her saniye, zamanı biraz daha azalan bu resim, bir anda patlayacak!
Resimde mavi tonlar daha yoğun ancak yine de çok sıcak bir resim; çünkü Moscow I çok endişeli. Kandinsky, tedirginliğini fırçasına yansıtmış.
Öte yandan resim, sanki bir savaş pilotuymuşuz ve bu manzara bizim silik hafızamızdan bir kareymiş gibi hissettiriyor. Wassily Kandinsky bu kompozisyonda gerçekten bambaşka bir açıdan ilham almış. Başımız yarı dönük, her şey çok hızlı, zaman kısıtlı ve her şey çok belirsiz.
Etrafta bir bombardıman etkisi, kuşları ürküten, sanki sizsiniz ve tanrısal bir bakış açısıyla, yok etmenin ve yıkıntının endişesi, an kadar çabuk bir şekilde gözlerinizde parıldıyor. Bir savaşın orta yerinde gözyüzünde uçarcasına, sanki bir an, uçmak özgürlük gibi geliyor, ancak bir çok çığlık gizlenmiş bu resmin içine, savaşın o vahşi mırıltısı bir süre sonra gözlerinizi tırmalıyor.
Moscow I ya da Moscow Red Square sanki bir savaşın küçük bir anı. Ya da ihtimallerin tedirginliği. Aslında bu resim, bir savaş resmi değil. Esas planda, bütün Moskova’yı sentezler nitelikte bir araya alarak, bir gün batımı yaratmayı amaçlar. Ancak bence, Kandinsky, savaşın düşünce yükünü çoktan sırtlanmış.
1914’te Almanya, Rusya’ya savaş ilan ediyor ve Wassily Kandinsky de Münih’i terkedip Moskova’ya dönüyor. Ancak döndükten sonra 1915 te hiç resim yapmıyor. Dile kolay 16 yılını veriyor, Alman sanat camiasına. Döndüğünde depresyona giriyor Kandinsky ve ardından bu resmi yapıyor yani Moscow I ya da diğer adıyla Moscow Red Square, sizce bu resmin savaşın izlerini taşımaması mümkün olabilir mi? Kendiyle savaşından yeni çıkmış bir insanın resmi, her şeyden önce. Ve belki de doğduğu şehrin yok olma ihtimali de onda bir yük yaratıyor olabilir. Sanatçı Moskova için ‘’Benim prostesk akort çatalım.’’ der.
Onun için bu denli önemli bu denli güzel.
Peki, biz bu tabloyu bir içsel savaş deryası olarak ele alsak, nasıl olurdu? Yani diyelim ki, Wassily Kandinsky‘nin bu eseri, bir savaş anının tablosu.
Resimin sizi ilk çeken yanı, resmin ortasında belli belirsiz iki kişiyi andıran, biri kadın biri erkek figürler. Ortamdan bağımsız bir şekilde etrafı izleyeduran bu iki figür, bize arkasını dönmüş. Aslında, bunun yarattığı psikolojik etki güzel. Çünkü kendinizi figürlerin yerine koyabiliyorsunuz. Sanatçı burada bize, empati yaptırabiliyor. Çünkü aynı açılardan resmi izliyorsunuz. İstemsiz gelişen bir empati bu.
Ortada duran bu iki figür pek bir romantik. Sanki, günbatımını izlermiş gibi duran bu iki figür, sanatçının hasretini sembozile ediyor olabilir. Zira Almanya’da olan yaşamının ardından burada bulunması Kandinsky’de bir boşluk ve yalnızlık yaratmış olabilir.
Ya da kendisi hali hazırda bir aşk hayatına sahip olabilir. Koskoca şehre karşı iki kişi. Zaten sanatçımız resmi yaptıktan yaklaşık bir yıl sonra (11 Şubat 1917) bir evlilik yapıyor. Bu iki figür sanatçının kendisinin ve sevdiği kadının, birer temsili olabilir.
Figürlerin hemen sol çaprazında binalar görüyoruz. Uzun binanın yanındaki, göz göz pencereleri varmış gibi duran bina, yanılmıyorsam Kremlin Sarayı. Bu yapıt Moskova için çok önemli; zira pek çok çar burada taç giyme töreni yapmıştır. Günümüzde de adeta Moskova’yı simgeler.
Moscow I’ın sol köşesinde ve bazı iç yerlerinde Kandinsky, Aziz Vasil Katedrali’ni resmetmiş. Bu harika yapı adeta masallardan fırlamış gibidir. Ne gariptir ki Korkunç İvan adında, gerçekten korkunç bir hükümdar tarafından yaptırılmıştır. Kubbeleri ilk aşamada som altındandır, ardından farklı renklere boyanmıştırlar. Hatta öyle rivayet edilir ki; bir italyan mimarın tasarımı olan bu yapı, taklit edilemesin diye mimarının gözleri kör edilmiştir.
Yani ne kadar önemli bir yapı siz düşünün artık.
Ancak resimde görüyoruz ki Kızıl Meydan’dan kuşlar havalanıyor, hatta sanki tutuşmuş yanıyor. Sol üstte sanki bir bombardıman uçağı tüm şehri vuruyor. Ya da o bir güneş ve onun küçük huzmeleri mi ?
Resimde sürekli olarak bir sarsıntı var, sanki kafanızı çok sert bir şekilde çarpmışsınız da gözleriniz kararmış, etraf bulanıklaşmış. Şehrin patikaları sanki benek benek kan lekelerini andırıyor.
Kandinsky, Moscow I’ da sanki panaromik bir hava yaratmış. Bu durum, aslında bir güvensizlik yaşadığına işaret ediyor diye düşünüyorum. Bütün bu şehri, tüm güzellikleriyle önüne sermek istemesi, hem derin bir hasretin, hem de içten içe bir güvensizliğin izlerini taşıyor.
Hatta resmin sol alt kısmında + işaretli iki yuvarlak görmekteyiz. Evrensel bir işaret olan bu simge sağlık anlamını taşıyor. Bunun da bir tür benim şehrim güvenli bir yer imgesi olduğunu düşünüyorum. Wassily Kandinsky’nin depresyondan çıktıktan sonra kendi yalnızlığını ve kaygılarını, resimsel bir güzellemeyle avutması, belki içindeki boşluğu doldurması, ya da kaygılarına bir örtbası.
Sebebi ne olursa olsun, Kandinsky’nin kendini dolu dolu ifade ettiği ortada. Görüyoruz ki, insan tek bir yalın hali, kendini dış dünyadan tümüyle soyutlayıp aktaramıyor. Zira sanatçının doğayı yakalama çabası her alanına yansıyor. Nasıl ki bir yerde yangın çıktığında bulutlar o kara dumanı her yere taşıyorsa, koca atmosfer bundan etkileniyorsa. Sanatçı da, aynı şeyi yaşıyor. Nitekim, bir günbatımı resmi olan Moscow I bende böyle hisler uyandırdı.
Şahsi fikir, düşünce ve analizlerim bu kadar. Ben bu resme baktığımda bunları hissediyorum. Ki inanıyorum Kandinsky bugün bu resmi böyle özgürce izlememizi isterdi.
“Sanatta şart yoktur, çünkü sanat özgürdür.” Wassily Kandinsky
Eser adı | Moscow I Red Square |
Sanatçı | Wassily Wassilyevich Kandinsky |
Tarih | 1916 |
Bulunduğu yer | Tretyakov Galerisi Moskova / Rusya |
Akım | Ekspresyonizm |
Malzeme | Tuval Üzerine Yağlı Boya |
Ölçü | 49.5 x 51.5 cm |
Görüş ve önerileriniz için benimle İletişime geçebilirsiniz.
Hüseyin Babacan